Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

31 Mart 2010 Çarşamba

NE OLDUĞUNU BİL

Ben hep kendimi daha iyi tanımaya, içimdeki parçaları öğrenmeye çalışıyorum. İçimin nelerden yapılmış olduğunu bilirsem, kendime sahip çıkmam, kendimi var olduğum halimle kabul etmemin daha kolay olacağına inanıyorum. Kendimi tanıma sürecim hiç bitmeden devam ediyor. Bir önceki yazıda tutkularımı keşfediyordum. Bu yazıda ise kişilik özeliklerime bakıyorum.

Hafta sonu Serdar Erener’in bir sohbetine katıldım. Peter F. Drucker adlı bir yönetim bilimciden bahsetti. Drucker; “Managing Oneself” adlı makalesinde bir insanın kendi güçlü ve zayıf yanlarını tanıması gerektiğinden bahsetmiş. Kendimizi tamamen tanıdığımızı sandığımızda bile aslında zaman içinde yeniden tanımamız gerekebileceğini söylemiş.

Kendimizi tanımak önemli çünkü; bazen güçlü olan bir yanımızla yaptığımız bir iş, ihmal ettiğimiz bir özelliğimiz yüzünden başarısızlıkla sonuçlanabilir. Bu nedenle kendi güçlü yanlarımızı bilip onların başarıya ulaşması için hangi özelliklerimizi geliştirmeye devam etmemiz gerektiğini de araştırmalıyız. Örneğin; çok iyi liderlik yapan birisi, planlamayı ve işbölümünü eksiksiz hazırlar ama yeterli iş takibi yapmadığı için görevlerin yapılıp yapılmadığını zamanında takip etmediği için planlama ve iş bölümünü doğru yapmasına rağmen başarısız olabilir. Bu kişinin o zaman iş takibini zamanında yapmak konusunda becerilerini geliştirmesi onun daha başarılı olmasına yardımcı olacaktır.

Drucker; kişisel gelişimi ve öğrenmeyi sürdürmek için nasıl öğrendiğini bilmek gerektiğini söylemiş. Geçmiş yıllarda okullarda öğretmen eğitimleri verirken; “Renkler” isimli bir öğrenme biçimi testi kullanırdım. Onu anımsadım. Öğretmenler; farklı öğrenme biçimlerine hitap eden çok çeşitli ders içi aktiviteler hazırladığında sınıfta bulunan her çocuk kendi öğrenme biçimine uyan aktivite ile konuyu öğrenme şansını elde edebilir. Ben hep yazarım. Katıldığım her kursta, her eğitimde, ufacık bir seminerde bile sayfalar dolusu not alırım. Sonra bir daha bakmam bile, ama yazmasam uçar gider. Yazarsam kafamın içinde kalır. Bu özelliğimi bildiğim için ona uygun davranıyorum ve bu benim güçlü yanım oluveriyor.

Farklılıklar, güçlü ve zayıf yönler hakkında düşünürken okuduğum bir haber beni bambaşka bir yere götürdü. Öğrenme biçimlerindeki farklılık gibi, insanların çalışma biçimleri, yaşam tarzları, ilişki kurma biçimleri, duygularını ifade etme biçimleri de farklı olabilir. Farklı olması demek onun kötü ya da yanlış olduğunu göstermez. Önemli olan kendini tanıyıp o özelliğini kendine faydası olacak şekilde kullanabilmektir. Ricky Martin; şanslı bir eşcinsel olduğunu ve bundan gurur duyduğunu açıklamış. Artık o da kendini olduğu hali ile kabul etmiş ve gizli saklı yaşayarak aslında kendisine haksızlık ettiğini farketmiş. Kendisini sahip olduğu özellikleri ile kabul etmiş olması hayatında yeni bir pencere açacaktır.

Kimi zaman sevmediğimiz işlerde çalışıyoruz, iş arkadaşlarımıza sahte samimiyetler gösteriyoruz. Sahte dostluklar kuruyoruz. Gerçekte becerikli olmadığımız işlerle hava atmaya çalışıyoruz. Bence bu hem mesleki hem de insani gelişimimizi engelliyor. Sanırım iş hayatında da, özel hayatta da insanın kendi özelliklerini bilmesi hatta sadece bilmekle yetinmeyip, kendini olduğu gibi kabul edip sevmesi gerekiyor. Yapamadıklarımdan, olamadıklarımdan dolayı kendimi küçümsemek, yetersiz hissetmek pek bir fayda getirmiyor.

Mevlana'nın dediği gibi: “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” Kendimi tanıma serüvenimi sürdürüyorum. Şu anda ne olduğumu bilip, kabul etmek, kendi var oluşumdan mutlu olup, eksiklerimi de kapatmak için öğrenmeye, çabalamaya devam ediyorum.





1 yorum:

  1. Merhaba,
    Değerli yazın için teşekkürler.

    Benim de bir eklemem var: Hayattaki En Önemli İşimizi Ciddiye Almalıyız: Mutlu Olmak
    http://www.nataliyesilbahar.com/Aklimdakiler/Hayattaki_En_Onemli_Isimizi_Ciddiye_Almaliyiz_Mutlu.html

    YanıtlaSil