Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

31 Ekim 2011 Pazartesi

GENİŞLEYELİM!


Bu ay aynı temadan devam ediyorum. Aslında bilinçli olarak seçmedim bu seferki konu başlığını. Sanırım yazılarım da düşüncelerim de esnemenin bir sonraki aşaması olan genişleme, sınırları genişletme aşamasına geldi.

Geçtiğimiz haftalarda yeni bir eğitime başladım. "Dışa vurumcu Sanat Terapisi ve Gestalt Yaklaşımı" isimli eğitim tüm yıl boyunca belirli günlerde devam edecek. Ben değil miydim "çocuk oyunla öğrenir, oyun çocuğun tek işidir" diyen? Kendim oyun oynamasını unutmuştum uzun zamandan beri. Oyun insanın hayatına neşeyi, enerjiyi getiriyor. Oyunculuk insana daha ilerisini merak etmeyi hatırlatıyor. Ve yine oyun ve oyunculukla aslında hayatın korkulacak bir şey olmadığını nasılsa düşe kalka yaşayacağımı hatırlıyorum. Geçtiğimiz hafta sonu işte böyle oyunlarla, oyunculukla dolu keyifli bir eğitimdeydim.

Pilates dersinde roll-up (yuvarlanarak yukarı kalkma) hareketini yaparken, baştan başlayarak omurgayı tek tek kaldırarak yukarı sonra ayaklara uzanıyoruz. Önce yere dümdüz uzanıyorum, kollarımdan başlayarak bedenimi yukarı çekiyorum, çenem öne kapanıyor, göğsüm sırtım sırayla yukarı hareket ediyor, sonra kollarımla kendimi ileri itip ayak bileklerimin arkasına kadar uzatıyorum ellerimi. Ellerim ayak bileklerimin arkasına ulaşmaya çalışırken ben bedenimin uzadığını, sınırlarını genişlettiğini hissediyorum.
Bunu yaptıktan sonra genişlemiş olan göğüs kafesimle derin bir nefes alarak dimdik geriye ve yukarıya doğru uzanıyorum ve sonra yine sırtım, göğsüm, çenem boynum kafam ve en son kollarımı geri getiriyorum. Yani yuvarlanarak ileri ve geri doğru sınırlarımı esnetiyorum.

Bu eğitimde yaptıklarımızı da buna benzettim. Normal yaşantımda olduğundan daha çok oyun oynadım. Güvenli alanımdan dışarı çıkmayı denedim. Esnedim, alanımı genişlettim. Tanımadığım insanlarla oynadım, sonra onlarla aynı kâğıdı paylaşıp boyadım. Bir sonraki adımda içimi dışarıya döktüm. Roll-up pozisyonunda yapmaya çalıştığım gibi, ellerim ayak bileklerimin arkasına değene dek paylaştım. Sonra derin bir nefes alıp başkalarının paylaştıklarını dışarıdan içime çektim. Bu çift yönlü esneme bana çok iyi geldi.

Şimdiye kadar nedense genişledikçe kaybolma ihtimalimin de arttığına inanıyordum. Evet, yeni şeyler denemek, hayatıma farklı tatlar katmak için çabalıyorum. Eğitimler, seyahatler, farklı arkadaşlıklar, kitaplarla yaşam alanımı, zeminimi genişletmeye çalışıyorum. Belki de farkında bile olmadan, yine sonucunda ne olacağını bildiklerimle doldurmuşum hayatımı. Dolayısıyla kendimi geliştirdiğimde bile hareket ettiğim güvenli alan ölçüsü hep aynı oranda kalmış.  Alan büyüdükçe ben kendi güvenli alanımı ona göre ölçülendirmişim. Yani zeminim genişlese bile benim hareket etmeyi seçtiğim alan yine aynı kalmış. Göz aldanması yaşamışım. Hep aynı kalan bir şeyin genişlediğini sanmışım.

Gözümün önünde bir imge var. Kocaman bir yuvarlak, bu yuvarlağın merkezinde bir kısmı kırmızı renkli, merkezdeki kırmızıdan uzaklaştıkça yuvarlağın içini dolduran renk mor olmaya başlıyor. Ben kırmızıyı biliyorum. Her santimini tanıyorum. Orada çok emniyetliyim. O kırmızı alanda her bastığımda düştüğüm kaygan zemin de, ama onun da yerini biliyorum. Ne zaman düşeceğimi bilince, hazır olunca düşüşe, o kaygan zeminin varlığı daha az rahatsız ediyor. Peki o mor alan?  Yok oraya iç basmıyorum, onu tanımıyorum. Korkutucu, ürkütücü, bilinmez.
İşte güvenli alanım dediğim yer yuvarlağın içindeki kırmızı boyalı alan. İyisini de kötüsünü de bildiğim alan. Belki mor alanda daha ilginç, yeni şeylerle karşılaşacağım. Ama yine de insan hep eksikleri, gedikleri de olsa bilineni bilinmeyene tercih ediyor. Ben de böyle yapmışım. Bu eğitimden sonra ben moru merak etmeye başladım. Yeni alanları keşfettikçe, onları da kendi kırmızıma boyayacağım.

Güvenli alanımdan çok uzaklara gitmek değil, ama bir parça daha açılmak... Kapının diğer tarafında ne olduğunu merak etmek, kafamı uzatmak,  her zaman oturduğum koltuğun biraz ötesine yürümek, belki de gittiğim yerde karşıma çıkan yeni bir koltuğa oturmayı deneyeceğim.  Hadi bakalım! Yürümeye devam.
  
RESİM: Kafanızı resme yaklaştırarak bakarsanız resmin ve renklerin genişlediğini, kafanızı resimden geriye doğru hareket ettirerek bakarsanız resmin ve renklerin daraldığını göreceksiniz. Bu bir göz aldanmasıdır.