Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

25 Ağustos 2011 Perşembe

ABRA CADABRA

 Bir akşam uykuyla uyanıklık arasında gidip gelirken aklıma düştü bu iki kelime: Abra Cadabra.

Hemen telefonu elime alıp anlamını araştırmaya başladım. Vikipedi’de bulduğum tanımlamaya göre Aramice kökenli bir deyiş. Hatta Kabalistik kaynaklara göre doğru yazılışının abrahadabra olduğu belirtiliyor. İbrani dilinde Abra Cadabra (אברא כדברא) “söylediğim gibi yaratacağım” anlamına geliyor. ( I will create as I speak)

Bir başka tercümeye göre “I speak the blessing-kutsamayı söylerim” anlamına da geliyor.

Eski zamanlarda bu iki kelimenin çaresiz hastalıkları iyileştirdiğine inanılırdı. Kötü etkilere karşı nazar olarak kullanılıyordu. Kelimeyi farklı bir yazı biçimiyle bir kâğıda yazıp muska şeklinde takmanın hastalıkları önleyeceği düşünülüyordu.

Sihirbazlar, gösteri öncesinde heyecan unsurunu arttırmak için Abra Cadabra kelimelerini bir dizi hareketle birlikte ritüel olarak kullanırlardı. Abra Cadabra dediklerinde içi boş olan şapkada bir tavşan belirirdi. Sihirbaz söylediğini yaratırdı.

Şarkıyı dinlemeye başlayabilirsiniz: abracadabra- steve miller band

 

Abra Hadabra kelimesini araştırırken karşılaştığım birkaç makalede bu kelimenin ‘insanın içindeki Tanrı’lığı’ simgelediğinden bahsediliyordu. İşte o zaman kafamın içinde yerini buldu.

Çeşitli kitaplarda evrendeki her şeyin ve düşüncelerin de enerji olduğu anlatılıyor. Enerji bir titreşim oluşturuyor ve benzer frekanstaki titreşimler bir araya geliyor. Biz düşüncelerimizle bir enerji titreşimi yayıyoruz. Bu titreşim kuvvetlenerek maddeye dönüşüyor. Yani biz düşüncelerimizle kendi hayatımızı yaratıyoruz. Ne söylersek onu yaratıyoruz.

Abra Cadabra! Söylediğim Gibi Yaratacağım!

Abra Cadabra! Söylediğim Gibi Yaratacağım!




Sır, Çekim Yasası, Kuantum ve benzeri konuları ele alan kitaplarda bu konulardan bahsediliyor. En çok neyi düşünürsek, aklımızın içinde hangi fikirlere, hangi isteklere daha büyük inançla bağlıysak onları hayatımıza çekiyoruz. Dileklerimizin limitini de biz koyuyoruz. Kendi düşüncelerimizle bir şeyin olabileceğine ya da olamayacağına karar veriyoruz.

Örneğin; “Mümkün değil kilo veremiyorum artık, gençken daha kolaydı, şimdi zor.” diyen birisi, gerçekten de veremeyecektir. Çünkü kendi limitlerini belirlemiştir. Düşüncelerinin titreşimleri, inancının gücüyle doğru orantılı olarak maddeleşecek ve bu kişi gerçekten kilo veremeyecektir. Çünkü aynı şeyler aynı şeyleri çeker. Kilo veremeyeceği inancıyla güçlenen olumsuz titreşimi yaratılıyor. Abra Cadabra!

Hayatımızda korkuyu düşünürken, korktuklarımız bir bir önümüze çıkar, hayatımızda sağlık, bolluk bereket düşünürsek de onlara sahip oluruz. Sanırım aklımızdan geçen düşünceleri güçlendirmek için zaten gerçekleşmiş gibi davranmak en iyi yöntem. Dileğimizin nasılsa olacağına kesin gözüyle bakmak, içimizdeki endişeden arınmak ve kendimize güvenmek hatta gerçekleştiği için şükretmek düşüncenin titreşimini güçlendirebilir.

Eskilerin söylediği bir atasözü geldi aklıma: İyilik yap at denize, balık bilmez ise halik bilir. Sen istediğini “Olur mu? Olmaz mı?” telaşına kapılmadan, ihtimalleri sınırlamadan hayal et. Sahip olmak istediğin şeyi düşün, dileğini dile ve unut. Tesadüflere ve sezgilerine inan. Yeterince istediysen, zamanı geldiğinde nasılsa gerçekleşmiş olacak.

Abra Cababra! Söylediğim gibi yaratıyorum!

Haydi siz de yaratın, sahip olmak istediğiniz hayatı...

Resim: http://www.123rf.com/photo_6144174_stars-from-hat-3d.html