Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

11 Mart 2010 Perşembe

NARCISSUS

Narsisist kişiler için çok olumlu düşünmezdim. Ancak biraz araştırınca gördüm ki aslında sağlıklı bir kişilikte olmak için biraz da narsisit olmak gerekliymiş. Peki acaba benim içimdeki narsisit parça ne alemde? Ne kadar açığa çıkıyor? Ne kadar kendini saklıyor? Bunun benim hayatıma olan yansımaları nedir? Ben bugün içimdeki narsist parçaya temas etmek istiyorum.

Narcissus hikayesini çoğunuz bilirsiniz. Narcisuss bir peri ile bir insanın kendini beğenmiş oğludur. Dağ perisi Echo ona aşık olur. Ama Echo konuşamamakta, sadece uzaktan söylenenlerin son kelimesini tekrar edebilmektedir. Duygularını ifade edemediği umutsuz bir aşka tutulmuştur. Narcissus ormanda arkadaşlarını ararken “kimse var mı burada?” diye sorar ve Echo “burada” diye cevap verir. Narcisuss “gel” diye yanıtlar onu. Echo umut ve sevgi ile “gel” diyerek ortaya çıkar. Ama kendini beğenmiş Narcisuss Echo’ya yüz vermez ve çekip gider. Echo kırgın, üzgün bir halde dağlardaki mağaralara sığınır. Ve şöyle der: “O da benim gibi sevsin ve sevdiğine kavuşamasın.” Acı çeken Echo sonunda taşa dönüşür. Sadece sesi kalmıştır.
Bir gün yine Narcisuss ormanda dolaşırken ağaçların içinde kaybolmuş bir pınara rastlar. Eğilip su içmek istediğinde suda gördüğü kişiyi çok beğenip aşık olur. Ellerini bu kusursuz güzelliğe uzatır ama dokunamaz. Saatlerce o pınarın karşısında oturup kendi yansımasına aşkla bakar durur. İşte o da Echo gibi karşılıksız sevgiye düşmüştür. O da sararıp solar ve ölür. Periler onun cesedinin yerinde Nergis çiçeğini bulur.

Geçenlerde gereğinden fazla tepki gösterdiğim birisi olduğunu farkettim. Bu kişi, çok narsisistik özellikleri olan, kendi yaptığı işleri üstün bulan, sürekli kendi reklamını yapan, hep doğru yaptığını savunan ve aslında yaptığı şeyi de çok beceriksizce yapan ama bunun farkında olamayan birisi. Ben çocukluğum boyunca iyi yaptığım şeyler hakkında böbürlenmemeyi, gösteriş yapmamayı olumlu bir özellik olarak öğrendim. Karşımdaki insanları incitmemek için, sahip olmayanların üzülmemesi için, fazla göze batmamak için, o ya da bu sebeplerle kendime olan sevgimi açık açık ifade etmemişim.

Narsisizm bir yanıyla aslında elitist bir düşünme biçimi. Kimseyi kendine yakıştıramamak, tanıştığın insanlardan daha üstün hissetmek, yaptığın her işi çok iyi yapmak, harika biri olmak.. hep bu elitist düşünce biçiminin ürünleridir. Psikologlar narsisizmin dozunda yaşanmasının aslında bir sağlık kriteri olduğunu söylüyorlar. Ben içimdeki narsist parçadan utanıyordum şimdiye kadar. Becerilerimi, iyi yaptığım şeyleri söylemek, gelen övgüleri kabul etmek benim için zordu. Omuzlarım çökük, utana sıkıla kabul ederdim övgüleri. Becerilerimi sergilemek ukalalık gibi gelirdi. Tabi ki içten içe çok iyi yaptığımı, pek çok insandan fazlasını başardığımı kendime söylerdim hep. Yani içimde var olan narsist yanı üstü örtülü yaşardım.

Belki de karşıma çıkan bu kişinin narsist yanına bu kadar tepki göstermem aslında, bana biraz daha kendi narsist yanımı sevmem mesajıdır. Kendime değer vermek, özgüvenle yapabildiklerim ve yapamadıklarım arasındaki ayırımı farkedebilmek aslında sağlık göstergesi. Sağlıklı narsisizm kişinin övgüleri kabul edebilmesi, kendi ilgilerinin, başarıların farkında olup bunları ifade edebilmesi ve kendini harika hissedebilmesidir. Aslında özgüvenli olan her insan kişiliğinde sağlıklı narsisizm barındırır. Kendisini ölçülü sevebilen ve sevgisini dışarıya da ifade edebilen birey bir başkasını da sevmeyi, sevgisini göstermeyi becerebilir. Ben kendime daha çok değer veriyorum artık. Bunu saklamak yerine paylaşıyorum. İçimdeki beni seven yanımdan utanmıyorum. Ben beni seviyorum. Size de tavsiye ederim.

Resim: http://www.tshirtdujour.com/preview/ILoveMyself.jpg

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder