Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

9 Kasım 2010 Salı

GÖKKUŞAĞININ RENKLERİ

Bacaklarımın arkasında ince bir ağrı var. Gözlerim kapanıyor uykusuzluktan. Ayak tabanlarım da ağrıyor. Çok konuşmaktan, belki de koşuştururken terlemekten azcık boğazım da ağrıyor. Ve bedenimdeki bu yansımaların hepsi bana keyif veriyor. Bu ağrı görevimi başardığımı gösteriyor. Ayak tabanlarım; bir neden için çalışıp ayakta durduğumu hatırlatıyor. Bu uykusuzluk bana neşe veriyor. Kendimi çok enerjik, mutlu hissediyorum ve yüzüm de gülüyor.

Hafta sonu içinde bulunduğum bir gönüllü ekiple bu seneki projemizi gerçekleştirdik. Ben 5 yıldır ekibin içinde olsam da her yeni sene ilk günkü heyecanı yaşıyorum. İlk senemizde emekledik, sonraki senelerde ayağa kalkmayı başardık. Şimdi artık koşabiliyoruz. İlk senelere göre daha sistemli çalışmayı öğrendik. Daha kolay organize olup daha emin adımlarla ilerliyoruz. Becerilerimiz doğrultusunda sorumluluklar alıyoruz, gerektiğinde birbirimizin eksiklerini tamamlıyoruz. Hepimiz tek amaç için birleştik. Projeyi gerçekleştirirken her adımından keyif almak, birlikte iş yapmanın tadına varmak amacımız.

Başlangıçta pek yakından tanımadığım bir grup insan vardı. herbirimiz bambaşkaydık. Zaman ilerledi. Sonra o yakından tanımadığım insanlardan bazıları ablam, kardeşim, dostum oldu. Kimi zaman sorunları nasıl çözeceğimizi kara kara düşündük. Bir başka bir toplantıda kahkahalarla çınlattık bulunduğumuz mekanı. Kimi zaman çok yoğunlaştım, “iş temposunun arasında bir de bununla uğraşmak yetti artık” dediğim zamanlar oldu. Yorgunluk ve bıkkınlıkla bir daha görev almak istemediğimi düşündüm.
"Mürettebat farklı yönlere kürek çekiyorsa;
kaptanın limanı görmesi hiçbir işe yaramaz."
J.Q. ADAMS-(Amerika Birleşik devletleri 6. Başkanı)

Ve o an geldi, biz koca bir ekip tek vücut olduk. Biri sağ el, biri sol el, biri beyin, başkası bacak oldu. Hepimiz kürekleri aynı yöne, aynı istekle çektik. Ve limana vardığımızda, her şeyin tamamlandığı an içime dolan o keyif, enerji, ait olma ve bir işi başarmanın mutluluğu önceki tüm yorgunlukların, olumsuzlukların üzerine tipeks çekmişti bile.

İyi bir ekibin performans ölçütü sorun çözme becerisinin yükseklerde olmasıdır. Biz sene boyunca karşılaştığımız pekçok irili ufaklı sorunu çözdük. Zaman zaman karşılaştığımız krizleri iyi yönetebildik. Hepimiz farklı bir renk olduk. Bazen yanyana rengarenk olduk, yol üzerinde kendi rengimizi etrafa yaydık, hedefe yürürken de bir araya gelip beyazı oluşturduk. Ben bu takımın parçası olmayı seviyorum. Ben bir işi başarırken güzel zaman geçirip eğlenmeyi seviyorum. Ben bu proje için çalışırken ekibimdeki hayatıma dokunan insanları tanımaktan dolayı mutluyum.

İnsanın hayatında bir ekibe ait olmasının önemi büyük. Spor yaptığınız bir ekibiniz olabilir. Çalışma ekiplerinde, sosyal veya yardım içerikli ekiplerde yer alabilirsiniz. Her ekip yeni bir şey öğrenmenize vesile olur. Ekip çalışması bir insana güven duymayı da beraberinde getirir. Tıpkı bir yap-bozu tamamlar gibi herkes elindeki parçayı doğru konuma getirir ve yerine yerleştirir. Benim sosyal ekiple yaşadığım bu deneyimim aslında iş hayatına da uyarlanabilir. Ekibin içinde kendini konumlandırmak, ekipteki diğer insanlarla ilişkileri planlamak, arkadaşlık ve iş yapma arasındaki sınırları oluşturmak gibi pek çok önemli deneyimi kazanmak için sosyal ve gönülü ekipleri tavsiye ederim. Gönüllü ekiplerde olunca sonucundaki o manevi tatmin duygusu da bonus oluyor.

Yaşasın bizim ekip : )

Resim: http://allgraphicsonline.com/q/graphics+rainbow/