Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

25 Eylül 2011 Pazar

ESNEKLİK

Her spor yaptıktan sonra çalışan kaslarımı esnetmek için bazı hareketler yapıyorum. Esneme hareketleri; çalışan kasların gerilimini azaltıyor, gevşeme durumuna geçmesini hızlandırıyor. Sıkışan eklemler esneme hareketleri sayesinde birbirine sürtünmüyor ve böylece kaslar uzuyor. Kaslar uzadıkça da hareket kabiliyetimiz artıyor. Daha uzun adım atabiliyoruz. Daha yükseklere kolumuzu uzatabiliyoruz. Tabi ki her şey de olduğu gibi bunda da süreklilik çok önemli. Başlarda bazı hareketleri yapmak zorluyor, kaslarımın tam olarak açılamadığını görüyorum. Sabırla hareketleri yapmaya devam ediyorum ve her seferinde ulaşabileceğim noktanın bir az daha ilerisine ulaşmayı hedefliyorum. Yani eklemlerimin ve kaslarımın sınırlarını esneterek genişletiyorum.

Yogadaki tüm duruşlar esneme üzerine kurulu. Her nefeste, vücuda giren oksijen ile kaslar daha ileriye uzamakta, ulaşabildiğinin sınırları genişletiyor. Bu duruşlar ve genişleme de iç organlarımızın rahatlamasına ve daha verimli çalışmasına yardımcı oluyor.

Birkaç gün önce gazete okurken gördüğüm bir haber bana çok ilginç geldi. Doğuştan alnında büyük bir kırmızı leke ile dünyaya gelen bir çocuğun tedavisinde kullanılan yöntemi çok yaratıcı buldum. Doktorlar, lekeyi kapatmak için küçük çocuğun alnına iki büyük implant yerleştirdi. Dışarıdan bakıldığında iki boynuza benzeyen implant bir süre sonunda deriyi esneterek kendine yer yaptı. Deri yeteri kadar esnediğinde ise implantlar çıkartıldı. Geride kalan o fazla yeni deri parçası ile alnındaki kırmızı lekenin üzerine yama yapıldı. Tedavi tam dört ay sürdü. Çocuğun alnındaki leke tamamen kaybolmuştu. Habere bu linkten ulaşılabilir.
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=18805002

İnsan vücudu işte bu kadar mükemmel bir sistem. Gerektiğinde eklemlerini, kaslarını, derilerini esneterek kendine yeni yer açmayı ve sınırlarını genişletmeyi biliyor.

Sonra biraz içime dönüp baktım. Aslında kişisel gelişim dediğimiz şey de bir nevi esneme hareketi değil mi? Kendi özelliklerimizi tanımaya çalışıyoruz. Küçük küçük egzersizler ve değişiklik denemeleri yaparak yaşam alanımızın sınırlarını genişletiyoruz.

Evet, bu hafta ben de esnedim. On yılı aşkın süredir ilk kez farklı birine manikür yaptırdım. Benim için tabu gibiydi. Her şey değişir de O, asla değişmezdi. Hem arkadaşım, hem de bu işin ustasıydı. Bu kararı vermem uzun sürdü, kendimle savaştım. İçim karşı çıktı. “Yok, olmaz, değiştiremem, çok alıştım. Hem başkası o kadar iyi yapamaz” dedim. Ama bu eski alışkanlığıma bağlı kalma hissim de beni zorluyordu.

İş yeri evinden uzakta olanlar ne demek istediğimi anlayacaktır. İstanbul’un trafiğinde bir yerden bir yere yetişmek bunca zaman alırken, ben yollarda sürünmek ile sürünmemek için bakımımı ihmal etmek arasında tercih yapmak zorunda kalıyordum. Ama bazen koşullar, zaman darlığı, trafik gibi sebeplerle esnemek daha iyi sonuç verebiliyor.

Esnemeye başladığım anda hayatım kolaylaştı. Hem manikür yaptırabildim, hem trafiğe girmek zorunda kalmadım, hem de gittiğim yerde kendimi bakımlı hissedebildim. Esnemek bana iyi geldi.

İkili ilişkilerimizde, iş hayatımızda, ev düzenimizde ve daha pek çok konuda esnemek işimize yarayabilir. Kim bilir hepimiz başka hangi konularda yeniye uyum sağlamamak için direniyoruz. Yeniye direnç gösterirken de “eskilere bağlıyım, hatır şinas biriyim” diye kendimize bahaneler buluyoruz. Gerçekte ise bu bir kandırmaca. Hayat yenide yaşanıyor. Yeni durumlara uyum sağlayabilmek için her gün biraz kasları esnetmek gerekiyor. Sürekli minik minik esneyerek hayatımızın sınırlarını genişletebiliyoruz. Esneyelim biraz, her nefes alışımızda biraz daha zorlayalım kaslarımızın, düşüncelerimizin sınırlarını.

Daha ileriye, daha yeniye…