Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

9 Mart 2010 Salı

KURALLARLA ÖZGÜRLEŞMEK

Haftasonu vereceğim bir eğitim için aile içi disiplin yöntemleri ve kurallar üzerine bir yazı hazırlıyordum. Çocuklukta hangi kurallarla büyüdüğümüz, bu kuralları içselleştirme biçimimiz yetişkin hayatımızda nasıl bir insan olacağımızı belirliyor. Toplumsal kuralları öğrenme biçimimiz; bizim gelecekte özgüvenli, bireysel adım atabilen, lider yapıda kişiler olup olamayacağımızın temellerini hazırlıyor. Çocuklara kurallar nasıl öğretilir? Toplumsal alanda kabul görmek için nelere razı geliyoruz? Kurallara uyarken aslında kendi istediğimizi mi yapıyoruz yoksa bir başkası bizim için karar vermiş mi oluyor? Bu eğitimde; benim ailelere danışman olarak vermek istediğim mesaj çocuklarına iç denetimi kazandırmaları yönünde olacak.

İç denetim/dış denetim hakkında birşeyler okurken karşıma bir yazı çıktı. Toplumsal öğrenmeyi (yani dış denetimi) anlatan bir deney yapılmış. Aslında bu deney ailelerin çocuklarını eğitirken kullanmamasını tercih ettiğimiz yollardan birini örnekliyor. Araştırmacılar; bir kafese beş maymun koyarlar. Ortaya bir merdiven ve tepesine de iple bağlı bir salkım muz asarlar. Her bir maymun merdivene çıkıp muza ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar. Her maymun aynı denemeye giriştiğinde buz gibi soğuk su ile ıslatılır. Bütün maymunlar bu denemeler sonunda ıslanmayı tecrübe etmiş olurlar. Bir süre sonra muzlara hareketlenen bir maymun olursa diğer maymunlar tarafından uyarı amacıyla engellenmeye başlanır.

Deneyin ikinci aşamasında; ıslak maymunlardan biri dışarı alınıp yerine yeni bir kuru maymun konur. Yeni maymunun ilk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merivene tırmanmak olur. Fakat diğer dört ıslak maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler. Çünkü onlar muza ulaşma çabasının sonucunda ne olduğunu deneyimlemiştir önceden. Islanmış maymunlardan biri daha kafesten alınır ve yerine yeni bir maymun konur. Ve kuru maymun merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer. Bu ikinci kuru maymunu en şiddetli ve istekli döven bir önce gelen yeni maymundur. Sebebini bilmeden kendisi dayağı yediği için, aynı şekilde muza uzanan yeni maymunu dövmektedir. Sırayla bütün ıslak maymunlar değişene kadar bu olay tekrarlanır. Eski maymunlar; içeriye yeni gelen maymun muza uzandığında niye dövdükleri konusunda bir fikirleri yoktur ama dövmektedirler. En sonunda kafeste hiç ıslak maymun kalmaz. Yani muza ulaşmaya çalışıp da ıslanmayı tecrübe etmiş bir maymun yoktur aralarında. Muz salkımı tepede asılıdır. Ancak bütün maymunlar muzları almayı akıllarına bile getirmeden kafeste oturmayı sürdürmektedir. Neden oturduklarını bilmeden…

Her ailenin kendi yapısına göre değer yargıları farklılaşır. Bunun bir doğrusu yanlışı da yoktur. Her aile çocuklarının kendi aile değerlerini öğrenmesini ister. Çocuklarını hayattaki belirsizliklerden korumak ister. Sağlıklı gelişimde çocuklara iç denetimi öğretmek gerekirken bazen aileler iyi niyetle çocuklarını kötülüklerden koruma, daha çabuk sonuca ulaşmalarına yardımcı olmak ve doğruyu!! öğrenmelerini sağlamak için dış denetimi kullanırlar. Örneğin; çocuk sevdiği arkadaşlarıyla görüşmek ister. Ama ailesi arkadaşlarının kendi aile yapılarına uygun olduğuna emin değildir. Çocuğun bu arkadaşlarla her görüşme denemesinde, tıpkı maymunlar gibi soğuk suyu üstüne sıkarlar. Tabi ki aileler çocukları için en iyisini ister, yaptıklarını aslında onlara güvenlik, olumlu özellikler kazandırmak için yaparlar.

Unutmamalıyız ki her birey kendi hayatını yaşar, doğrusuyla hatasıyla. İnsanlar hatalarından öğrenir. Ve hata yapmasını engellemek için onun adına karar verip girişimini engellemek, aslında çocuğun özgürlüğünün elinden alınması, hayatla ilgili girişimlerinin kastre edilmesi olarak sonuçlanır. Bu kastrasyonun yetişkin insan hayatında farklı yansımaları olabilir. Bazı çocuklar bu kastrasyonu kabullenir ve maymunlar gibi kafeslerine çekilirler. Yetişkin hayatlarında risk almaktan korkan, liderlik özellikleri düşük, karar almakta zorlanan insanlar olurlar. Hatta kendi kendilerini kastre etmeyi bile öğrenmişlerdir. Artık anne-babaları, müdürleri onlara bir şey demeden kendileri zaten onların ne söyleyeceğini bilip kendisine söylemektedir. “Sen bunu yapmamalısın, hayır sakın onlarla görüşme, bu kıyafeti senin gibi biri giyinemez, bu anlaşmayı imzalayacaksın …” Bu tür durumlarda çocuklar farklı tepiler geliştirir. Bazı çocuklar, ailelerine öfkelenir ve isyankar tavırlar sergiler. Olumsuz alışkanlıklara yönelirler ya da pasif agresif olup, eksiklik, yetersizlik, değersizlik duygularıyla dolar ve hayat başarısı düşük kişiler olurlar. Adım atamazlar, bir şeyleri yapmak isterler ama hep kendilerini durduracak bahaneler üretirler.

“Artık büyüdüm, benden geçti” dememek lazım. Kişisel gelişim her yaşta devam ediyor. İçinizdeki çocuğu duyun! Onun hayata daha olumlu bakan, özgüvenli, karar verebilen bir çocuk olmasına yardımcı olun. Eğer o bir adım atmak istiyorsa, ona izin vermeye çalışın. Ben kendi hayatımda bunu deniyorum. Eskiden maymun olduğum konularda şimdi adım atmayı seçiyorum. Yetersizlik duygumu “yapabilirim”e dönüştürmeye çalışıyorum. Dışarıdan gelecek söylemlere kulaklarımı kapatıyorum ve kendi iç disiplinime güveniyorum. Rahatım yerinde sandığım altın kafesimden çıkıyorum. Özgürleşiyorum. Çok heyecanlıyım ve keyifli bir duygu var içimde.

Resim: http://ahamgangama.wordpress.com/2009/06/08/vivir-y-dejar-vivir/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder