Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

26 Ocak 2010 Salı

DÜNYAYI iYİLEŞTİRMEK/KENDİNİ İYİLEŞTİRMEK

Bu sabah yolda gelirken gazetede Gila Benmayor’un Davos Dünya Ekonomi forumu ile ilgili yazısını okudum. Yazıyı okurken benim içimi kıpırdatan cümle “Dünyayı yeniden düşün, Yeniden tasarla, Yeniden inşa et” mottosu oldu. Kafamda bu cümleyi tekrarlayarak, ne yazacağımı bilmeden oturdum bilgisayarın önüne. Bakalım yazı nereye götürecek beni?


Dünya Ekonomi Forumu; dünyanın her yerinden, her farklı kesimi temsil eden pek çok komisyonun katılımı ile dünyada olup bitenlerin değerlendirileceği bir düşünme platformu oluşturacak. Bu platformda; dünyadaki insanların ekonomik ve sosyal alanlarda daha iyi yaşayabilmesi için gerekli olan çözümlerin yeniden düşünülüp, tasarlanması; işbirlikleri kurularak 21. yüzyıl için rekabetçi, kalıcı ve sürekliliği olan çözümlerin üretilmesi hedefleniyor. Birşeyi yeniden inşa etmeden önce de yine işin başı insanın kendisine geliyor ve öncelikle güven ve özgüven geliştirerek yola çıkılacağını ancak ondan sonra ekonomik ve sosyal iyileşmeler için alternatiflerin konuşulabileceği anlatıyorlar.

Yine geldik mi kendimize? :) Her yerde karşıma uğraşacak içsel bir konu çıkıyor. Ekonomide bile dünyayı iyileştirmek için önce kendine güvenmek, özgüvenli olmak,karşımızdaki insana güven duymak, kendini iyileştirmek gerekiyor. Dünyayı iyileştirmek için kendimizi iyileştirmek gerekiyor. Kendimizi iyileştirmek her zaman o kadar büyük bir içerik taşımasa da olur. Minik adımlarla her zaman olduğumdan bir nebze daha farklı davranmak bile bazen yeterli olabilir. Sınırlı kaynakları düşünüp daha az kağıt kullanmak, sinemayı sinemada izleyip, kitabı kitapçıdan alıp ekonomiye katkıda bulunmak, giymediğim kıyafetlerimi, kullanmadığı kitaplarımı ihtiyacı olanlara vermek, gönüllü bir faaliyete katımak, bir arkadaşımla ilişkimi düzenlemek, duygularımı açıklıkla paylaşmak, bir çocukla kartopu oynarken kahkaha atabilmek gibi şeyler dünyayı/kendimi iyileştirmeye benim katkım olabilir.

Başta belirtmiştim, bu yazı nereye gidecek bilmiyorum diye. Yine bana çıktı ucu. Ben bugün kendimi iyileştirmeyi denedim. Hayır, bu iyileştirme deneyimimin dünyayı iyileştirmekle pek bir ilgisi yok : ) 
Uzun zamandır haberleşmediğim çok yakın bir arkadaşım, bugün ortaya çıktı. Bir süredir ona ulaşmaya çalışıyordum. İyi olduğunu bilmenin ötesinde bir paylaşımımız olamıyordu. Bugün bana neden bir süredir etrafta olmadığını anlattı. İçimden ilk gelen, aksilenmek, ‘sen ne biçim arkadaşsın, haftalar oldu hatırımı sormadın, ilgilenmedin, yoksun, merakta bıraktın beni’ diye kızmak oldu. Sonra durdum, düşündüm. Gerçekten arkadaşımla tartışmak mı istiyordum? Bu da onun ihtiyacı, kendiyle kalmak, insanlardan uzak kalmak, kabuğuna çekilmek istedi. Başkalarını duymadan sadece kendi iç sesini dinlemek istedi. Benim aksi davranmam sadece aramıza mesafe koymamıza neden olacak. Oysa ben onunla sohbet etmeyi özlediğimi, yokluğunu hissettiğimi söylemek istiyorum.

Benim dünyamda olmasını istediğim değişimi önce ben kendimde yapmaya başladım. Ve yokuluğunda onunla sohbet etmeyi özlediğimi söyledim. Keyifli sohbetimize kaldığımız yerden devam ettik. Ben kendimi iyileştirince benim dünyam da iyileşti.

Resim: http://api.ning.com/files/unnZeGw1B5thCQHe0Ds2TLrv*qre1yudV401JpQAEAZvnEIJg1zFKCn3w9stmtqfyksbMahGCKVt*dUpJNofXr61qQ-U6UjJ/mondo_mani.jpg



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder