Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

7 Nisan 2010 Çarşamba

BAHARDA AÇAN ÇİÇEKLER

Havalar ısındı, bahar geldi. Yaşasın!! Bahar yağmurlarını bile seviyorum. Bahar hep benim içimi kıpırdatır. Bahar benim için her zamankinden daha neşeli, daha pozitif ve daha dünyaya açık olduğumu hissettiğim bir dönemdir. Heralde ben bir bahar insanıyım. Bu bahar da daha sık dışarıda olmak, hayatı tam merkezinde yaşamak ve yeni insanlarla tanışmak için motivasyonum yüksek. Güneşin altında; çimenlerde oturup denize nazır sohbetler ya da gecenin parlak mavisinde balkonda şarap eşliğinde ve dost sohbetleriyle baharın keyfini çıkartmaya başladım.

Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarımla olan sohbetlerimizde ilişkiler konusu çok gündemdeydi. Bahar geldi, hormonlar çalışıyor, havada aşk kokusu var J  Bekar insanlar olarak hayatımızda nasıl ilişiler, nasıl partnerler istediğimizi konuşmaya başladık. Kişiden kişiye farklılaşıyor ideal eş tanımı.

Kadın, erkek hepimiz önce fiziksel çekimle yola çıkıyoruz. Gözüne, kaşına, duruşuna vuruluyoruz. Eğer sadece kısa süreli, neşeli, eğlenceli hafif bir ilişki peşindeysek zaten çok da derinlemesine incelemeden keyifli etkinlikler, sosyalleşme ve heyecanla yetinebiliyoruz. Uzun süreli, biraz daha ciddi bir beraberlik arayışında olunca ilişkinin ileriye taşınması için fiziksel çekim yeterli gelmiyor. Güvende olmak, birlikte eğlenebilmek, ortak hobilere sahip olmak, kültürel etkinliklere katılmak, sohbet edebilmek, cinsel uyum, birlikte sosyalleşebilmek, gelecek planları, hayatta sahip olunan değerler, sorumluluk düzeyi, çocuk sahibi olma konusundaki fikirler… gibi pek çok kriter ve daha çok fazlası ilk çekimin arkasından gelen buluşmalarda gözden geçiriliyor. Sanırım yaşımız, içinde bulunduğumuz hayat dönemi, geçmiş ilişkilerde edinilen tecrübelerimiz yeni ilişkimizde bu saydığım unsurlardan hangisini aradığımızı farklılaştırıyor.

30+ bir kadın olarak ben, hayatı bir bütün olarak paylaşabileceğim insanlara yöneliyorum. İlk çekimin ardından benim için en önemli unsur kendimi rahat hissedebilmem ve karşımdaki insanın eğlenceli biri olması. Bireysel etkinliklerde başbaşayken sıkılmamak önemli olduğu kadar arkadaş çevrelerimizi de paylaşabilmek, kalabalık gruplarda da takım olmayı becerebilmek önemli benim için. İlişkinin stabil olması ve kendimi güvende hissettirmesi ve güvenilir olması önemli bir kriter. Kimi kadın kıskanılmayı/kıskanmayı ilişkinin sürekliliği için gerekli buluyor. Ben buna pek katılmıyorum. Özgüveni yüksek bir bireyin karşılıklı güven içinde kıskanmadan/ kıskanılmadan bireyselliğini koruması gerektiğine inanıyorum. Tabi ki; beğenildiğini yüksek sesle duymak herkesin hoşuna gider. Ama özgüveni yüksek bir yetişkinin bundan daha fazlasına ihtiyacı olacağını düşünmüyorum. Rutini kırmak için ufak sürprizler yapmak, bazen biraz romantizmin bazen de maceranın dozunu arttırmak ilişkiyi canlı tutmaya yardımcı olabilir.

Her neyse, baharda açan güneşin ve çiçeklerin benim zeminimdeki yansıması da aşk ve ilişkiler oluvermiş. Çok da derin bir konuymuş bu. Şimdilik noktayı Candan Erçetin’in BAHAR şarkısındaki cümleler ve melodisi ile koyabilirim.  
Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum, Yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar”


1 yorum: