Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

18 Mayıs 2017 Perşembe

BEYNİMİZİ İNANDIRMAK


Bahar Eriş'in  "Anne Beynim Aç" isimli kitabını okudum. Kitap çocuk eğitimiyle ilgili faydalı bilgiler içeriyor ve çok kolay okunuyor. Yazar kitapta çok hoşuma giden bir konudan da bahsetmiş. Bedenlenmiş Biliş (embodied cognition) olarak tanımlanan bu terim, beynimizi nasıl kandıracağımızı /inandıracağımızı anlatıyor. Merak ettim biraz inceledim. Zihin; beyin, beden ve bedensel deneyimlerimizin birleşiminden oluşur. Zihnimiz bedenimizle bağlantılıdır. Fiziksel dünyadaki deneyimlerimiz bizim bilincimizi oluşturur. Bedenlenmiş biliş, bu denklemin tersinden de işlediği fikrinin ortaya atılmasıdır. Yani bedenimiz de kendi başına zihnimizi etkileyebilir.

Peki bu ne demek?

Bu fikri ilk inceleyenler Lackoff ve Johnson isimli dil bilimcileri olmuş. 1979 yılında yaptıkları araştırmalarda, kullandığımız metaforlardaki  duyguların beden duruşları ve fiziksellikle olan bağlantısını incelemişler.  Örneğin, kontrolü tanımlarken kullandığımız metaforlardaki bedensel postürle ilgili tanımlamalara dikkat çekmişler: Kontolü ele almak, Konunun üzerindeyim, Benim kontrolüm altında, Gücünün doruklarında olmak.

Bedenlenmiş bilinç kavramını anlatan başka metaforlarla da karşılaşmışlar: Aramızdaki elektriği hissedebiliyorum, Bir kıvılcım oldu aramızda, moralim yerlerde sürünüyor, mutluluktan uçuyorum gibi...
Bu metaforlara bakınca aslında duygularımız fiziksel bedenimizin yansımaları gibi görünüyor. Mesela gelecek hakkında konuşurken bedenimiz hafifçe öne doğru uzanır, ya da geçmişteki olaylar hakkında konuşurken geriye yaslanırız, çünkü gelecek önümüzde ve geçmiş ise arkamızda kalmıştır.

Beden duruşumuz nasıl hissettiğimizi etkiliyor. Güvenli, stresli, depresif, mutlu insanların sahip olduğu bir beden duruşu vardır.  Dünyadaki mutlu insanlara baktığımızda daha güler yüzlü olduklarını, sık sık kahkaha attıklarını, daha hareketli ve daha çok egzersiz yapan insanlar olduklarını görürüz.  O zaman bu teoriye göre biz de düzenli olarak yüzümüzde gülme ifadesi yaparsak bedenimiz mutlu olduğumuzu hissedecek. Aynanın karşısına geçip içimizden gelmese bile gülümsemeye başlarsak, bedenimiz mutluluk hormonu salgılayacak. Gülümsediğimiz zaman başlangıçta belki gerçekten mutlu hissettiğimiz için gülmeyebiliriz ama yüzümüzde gülme hareketi olduğu için beynimiz bu bedensel uyarıcıya uygun hormonu salgılayarak bizi mutlu hissettiriyor.

Nil Gün bir kitabında diyor ki; her gün mümkün olduğunca çıplak, aynanın karşısına geçin ve kendinize bedeninizi sevdiğinizi söyleyin. "Kulaklarım sizi çok seviyorum her şeyi duymama yardımcı oluyorsunuz teşekkürler. Gözlerim sizi çok seviyorum, görmeme yardımcı oluyorsunuz, teşekkürler."

Neden olmasın? Daha mutlu, daha başarılı, daha kendiyle barışık hissetmek için, denemeye değer bence.
Resim: http://betterbelieveit.net/embodied-cognition-psychology-use-your-body-to-change-your-mind/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder