Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

13 Ağustos 2010 Cuma

HAYAL ET



Ben kıvırcık saçlı kadınlar tanıyorum. Onlar tanıdığım başka insanlara benzemiyorlar. Kurallara uymayı pek sevmiyorlar. Kendi kurallarını yazıyorlar. Kendi ayakları üzerinde durmak istiyorlar. Özgür ama ailesine bağlı, yerleşik ama aklı bir karış havada olmayı seviyorlar. Bu kadınlar hayatı doya doya yaşamak istiyorlar. Onlar kimsenin gitmediği yoldan yürümeyi seçiyorlar. Bazen yolda engellerle karşılaşınca hata yaptıklarını farkediyorlar ama yılmadan, ders alıp yola devam ediyorlar. Yeni çözümler üretip gelişimin peşinde koşuyorlar. Ne olursa olsun; mutlu olacağı hayatı hayal etmeye devam ediyorlar ve onu yaşıyorlar.


Küçük bir kızken, o kıvırcık saçlı kadınlardan olmayı hayal ederdim. Kendi ayaklarının üzerinde duran, toplumla uyumlu ama bir o kadar da farklı ve kendi kalabilen biri olmayı hayal ederdim. Zorluklarla baş edebilen, kimi zaman gülüp geçen, kimi zaman çok üzülen ama yine de ayakta kalabilen kıvırcık saçlı bir kadın olmayı hayal ederdim. Hem demir kadar sağlam kalıp hem de duygularıyla eğilip bükülebilen biri olmayı hayal ederdim. Bu hafta farkettim ki artık ben de onlardan biriyim. Büyüdüm ve hayal ettiğim kıvırcık saçlı kadın oldum. Tabi o kıvırcık saçlı kadın olmanın bir bedeli de varmış. O zamanlar bunu bilmezdim şimdi öğrendim.

Hayal ettiklerimi düşündüm. Hayatımın ne kadarının kendi hayal ettiklerimden oluştuğunu farkettim. Çevremdeki insanları gözlemledim. Hepimiz kendimiz için farkında olmasak da hayal ediyoruz. Nasıl bir ev istediğimizi, nasıl bir aile istediğimizi, gideceğimiz tatilin nasıl geçmesini istediğimizi, ne tür bir işte çalışmak istediğimizi hayal ediyoruz. Bu haftaki arkadaş sohbetlerimizde sıklıkla “hayalinde canlandırmak” (Visualize) kelimesi dolandı.
Kimi insanlar içindeki gücün farkındalar. Hayatı için güzel, olumlu şeyler hayal ediyorlar. Yeterince hayal ederlerse, hayatın onları olduracak yönde akışa geçeceğini biliyorlar. Bazı insanlar ise içindeki gücün hiç farkında değiller. İki lafın birisi olumusuz oluyor. “vallahi düşüp bayılacam, ay bu adam beni hasta edecek, korkunç bir işte çalışıyorum, zaten benim başıma hep aksilikler gelir, bizim ailede herkes şeker hastası kesin bende de olur” gibi cümleler çıkıyor ağızlarından hep. Bu tür insanlar ise ne yazık ki hayatın akışında bilinçsizce hayal ettikleri olumsuzlukları gerçek haline getiriyorlar. Aksilikler onları buluyor, hasta oluyorlar, işlerinden mutsuz oluyorlar. Çünkü her şeyin yolunda gittiğini, sağlıklı olduklarını hayal etmiyorlar. 

Birkaç akşamdır uykuya dalmadan önce hayatımda olmasını istediğim şeylerin görüntülerini yaratmaya zaman ayırıyorum. Tıpkı örgü ören bir kadının ilk ilmeği attığı zaman; yapacağı hırka, bere ya da atkının şeklini gözünün önüne getirmesi gibi ben de hayatımda olmasını istediklerimi ilmek ilmek hayal ediyorum. Biliyorum ki her yeni ilmekte zihnimdeki o imaja biraz daha yaklaşıyorum. Hayatımda ne olmasını istiyorsam, kendimi hangi resmin içinde görüntülüyorsam o hayatı oluşturuyorum.

Biraz önce kova burcu için haftalık bir yorum okudum. Kısa bir alıntı yapmak istiyorum.

 “Bu hafta; hayatına getirdiğin görüntüler ve kendini çevrelediğin imajları seçerken daha proaktif ve bilinçli olmak için mükemmel zaman. Hayalgücünün getirdiği görüntü akışını yönlendirmeye önem ver….Kendine bir iyilik yap ve olabildiğince etrafındaki güzellikleri fark et. Çöplüklerin üzerinde güzel bahçeler, çatık kaşlı insanlarda enteresan suratlar hayal et…..”

Bu sabah; hayal etmenin gücüne inanan ve hayal edebilen kişilerden biri hayaline kavuştu. Tebrikler ve Dünya’ya hoş geldin Karla.

Hayal etmeye devam…

1 yorum:

  1. DENİZ TÜRKÜSÜ


    Dolu rüzgârla çıkıp ufka giden yelkenli!
    Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli.
    Ömrünün geçtiği sahilden uzaklaştıkça
    Ve hayâlinde doğan âleme yaklaştıkça,
    Dalga kıvrımları ardında büyür tenhâlık
    Başka bir çerçevedir, git gide dünyâ artık.
    Daldığın mihveri, gittikçe, sarar başka ziyâ;
    Mâvidir her taraf, üstün gece, altın deryâ...

    Yol da benzer hem uzun, hem de güzel bir masala
    O saatler ki geçer başbaşa yıldızlarla.
    Lâkin az sonra lezîz uyku bir encâma varır;
    Hilkatin gördüğü rü'yâ biter, etrâf ağarır.
    Som gümüşten sular üstünde, giderken ileri
    Tâ uzaklarda şafak bir bir açar perdeleri...
    Mûsıkîsiyle bir âlem kesilir çalkantı;
    Ve nihâyet görünür gök ve deniz saltanatı.

    Girdiğin aynada, geçmiş gibi dîğer küreye,
    Sorma bir sâniye, şüpheyle, sakın: "Yol nereye?"
    Ayılıp neş'eni yükseltici sarhoşluktan,
    Yılma korkunç uçurum zannedilen boşluktan
    Duy tabîatte biraz sen de ilâh olduğunu,
    Rûh erer varlığının zevkine duymakla bunu.

    Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız,
    Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervâsız,
    Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!...

    İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.









    Yahya Kemal BEYATLI

    YanıtlaSil