Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

6 Haziran 2010 Pazar

BFF


Geçtiğimiz gün 15 yaşındaki arkadaşımla sohbet ederken konu onun yaşıtı arkadaşlarına geldi. Bu yaşlarda arkadaş bulmanın zorluklarını konuştuk. Kiminin daha olgun, kiminin daha çocuksu, kiminin öyle kiminin böyle olduğunu anlattı. Konuşurken henüz BFF’ini bulamadığını söyledi. Bozuntuya vermeden onu dinlemeye devam ettim, konunun içinde kaldım. Ama BFF de ne oluyordu ki?!! Cevabını yeni bulabildim.

Dün Sex and The City’nin eski bölümlerinden birisini izliyordum. Carrie, Charlotte, Sam ve Miranda ruh eşleri hakkında konuşuyordu. Ruh eşlerini bulabilecekler miydi? Hayatlarına çok sevdikleri, bütün hayatı paylaşmak istedikleri biri girecek miydi? Ertesi gün Carrie’nin doğumgününü kutlamak üzere sözleştiler. Ama aksilik aksiliği takip etti kızların hiçbiri sözleştikleri lokantaya gelemedi. Carrie tek başına lokantada bekledi ve kimsenin gelmeyeceğine emin olunca pastasını eline alıp evine geri döndü. Akşamın ilerleyen saatlerinde her zaman gittikleri kafede oturup konuşurken; Carrie doğum günü akşamında tek başına kalınca hayatında güvenebileceği, omzuna yaslanabileceği bir erkek olmadığı için kendini ne kadar yalnız hissettiğini, bu yalnızlığın onu çok üzdüğünü ve umutsuz hissettiğini arkadaşlarıyla paylaştı. Belki de ruh eşini asla bulamayacaktı. Carrie’nin üzüntüsüne her zaman hayata pozitif bakan Charlotte çözüm buldu. “Belki de biz birbirimizin ruh eşiyiz ve sevgililerimiz bizim için sadece yaşamı güzelleştiren kişiler olacaklar. Biz zaten ruh eşlerimizi bulduk” dedi. Emin değilim BFF terimini de bu bölümde mi kullandılar ama ben bu sahneyi izlerken anladım bunun ne demek olduğunu.  BFF- Best Friends Forever.

Bu BFF’ler öyle şeyler ki; kimi zaman kahkahalarına kimi zaman dertlerine ortak olur. En garip fikirlerini dinleyip üstüne bir de sana hak verir. Beyin jimnastiği yapmana yardımcı olur. Yalnız kaldığında ilaç olur, çocuğun olduğunda ona teyze olur. Yazdıklarını okur ve beğenir. Aksi olduğunda bile yanında kalır. Bütün sırlarını kumbara gibi biriktirir. Bir davete gideceğinde acil kıyafet desteğinde bulunur. Bütün diyetler onunla başlar, onunla yenen bir cheesecake ile biter. Görüşmesen de (msn, skype, sms) ihtiyacın olan her zaman yanındadır. Ne kadar farklı kişiliklerde olursan ol, o seni anlar. Her derde deva olur bu KANKA’lar.

Biz de dün akşam benim BFF’lerimden bir tanesinin doğum gününü kutladık. Sivri topuklu ayakkabılarımızla yağmurun altında koşarkenki kahkahalarımız görülmeye değerdi. Yeni kuaförden çıkmış saçlarımızın pişmaniye gibi kabarmasına mı gülüyorduk? Kokoş kıyafetlerimizin ıslanmasına mı? Yoksa sadece birlikte olduğumuz için mi bilmiyorum. Ama mutluyduk beraber. Kadehleri onun yeni yaşının şerefine; yaşamımızın en önemli zamanlarını bir arada, keyifle geçirdiğimiz için tokuşturduk. Happy Birthday my BFF.  : ) 

Bu hafta sonu sıcacık, sevgi dolu anlarım oldu. Kahvaltı sofrasında paylaşılan keyifli aile ortamında, kuzenlerle birlikte içilen çayda, annemin dolabından aşırdığım kurabiyenin enfes tadında, şemsiyenin kenarından damlayan yağmur suyunda, yakınımdakilerle bir arada olarak, uzağımdakilerle yazışarak, konuşarak ve yine yakınımdakilerle eve döner dönmez son gelişmeleri yazışarak hayatımdaki insanların varlığını daha çok hissettim. Ne mutlu bana ki hayatımda olmasından mutluluk duyduğum pek çok insan var. Hayatımda olan tüm insanlar, dostlarım, ailem iyi ki varsınız. Bu dünya sizinle güzel.

Candan Erçetin’in şarkısı çaldı az önce radyoda. Ne güzel söylemiş. “Bu dünyaya sevmeye geldim. Eşi dostu görmeye geldim. Mutlu oldum, dertli oldum… Hepinizin canı sağ olsun” : )

PS: Merak ediyorum erkeklerde BFF olayı nasıl oluyor. Yoksa sadece bir kadın/kız olayı mı bu?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder