Hergün yeni bir şeyler yaşıyoruz. Her yaşantı ruhumuzda bir iz bırakıp geçiyor. Ben, bu izlerin hayatımızdaki pozitif izdüşümlerinin takipçisiyim.

25 Aralık 2009 Cuma

DİNLE...

Yazıyı okumadan önce videoyu izlemenizi istiyorum. İzlerken gözlerinizi de kapatın lütfen.
http://www.ktunnel.com/index.php/1010110A/1222f0b14a2e08ba1559a70819816e8e59f733dfcf0de7de198cecdd99119b73da4c190f29941beb16432
http://www.youtube.com/watch?v=VpPWy6Bhbl8&feature=related

Sesi duyuyor musunuz? Peki duyduğunuz sesin içindeki farklı enstrümanların seslerini ayırtedebiliyor musunuz? Kemanları, çelik üçgeni, zilafonun sesini hepsini ayrı ayrı dinlemeye çalışın.
Bazen dinlemek ve duymak farklı anlamlara gelebilir. Dinlemeyi, aslında çok kolay hiç çaba harcamadan yaptığımızı sanırız. Ama duymak her zaman dinlemek anlamına gelmeyebilir. Karşımızdaki insanın ne dediğini onun gerçeklerinde duymak çok önemli bir beceridir. Psikolojide bu empatik dinleme becerisi olarak isimlendirilir. Zaman zaman dinleme esnasında, kendi fon müziklerimizi kapatmadığımız için iletişim kazaları yaşayabiliriz. O bir şey söyler, ama biz başka bir şey anlayabiliriz. Ve çok büyük tatsızlıklara, anlaşmazlıklara yol açabilir bu yanlış anlamalar.

Geçen yazıda bahsettiğim kitabı okumaya devam ediyorum. Mevlana mesnevide ufak bir hikaye ile bu konuda mesaj vermek istemiş.

Sağır bir adam hasta olan komşusunu ziyaret etmek istiyormuş. Kafasında planlamış. “Önce nasıl olduğunu sorarım,nezaketen iyiyim diyecektir o, sonra ne yediğini sorarım, yediğinin sağlığına iyi geleceğini söylerim, afiyet olsun derim. Doktorunu sorarım ve iyi bir doktor olduğunu söylerim ve ziyareti tamamlarım.”
Komşusunun evine gelmiş.
-Nasılsınız? diye sormuş
-Ölüyorum, demiş komşu
-Oh oh maşallah ne yediniz de iyi oldunuz? demiş adam.
-Zehir, demiş komşu sinirli bir şekilde
-en iyi çözümdür , afiyet şeker olsun, demiş adam
-peki doktorunuz kim, kim iyi etti sizi? diye sormuş.
-Azrail, demiş komşu.
-Aman ne iyi doktor seçmişsiniz, hadi geçmiş olsun, demiş ve çıkmış odadan.
Sağır adam komşuluk görevini yerine getirmiş olmanın, bir iyilik yapmanın huzuru ile evden çıkmış. Hasta komşu ise, komşusunun kendisi için geçmişten beri düşmanlık beslediğini düşünerek, hiddetlenmiş.

Karşımdaki insanı çok iyi dinlediğimi ve duyduğumu zannederken bir de bakıyorum aslında ben onun kelimelerini duymuşum ama kendi kafamın içinden geçenleri dinlemişim. Kendi geçmiş yaşam deneyimlerim, içinde bulunduğum durum ve ruh hali benim duyduğum kelimelere çok başka anlamlar yüklememe neden olmuş. Al sana iletişim kazası ve sonrasında tatsız tartışmalar, birbirini ikna etme, yeniden anlama çabaları. Oysa biraz daha etkin bir dinleyici olarak iş ya da özel hayattaki sohbetlerimizi daha verimli kılabiliriz.
Bence en öncelikle yüzyüze iletişim kurmakla işe başlayabiliriz. Günümüzde sanal iletişim çok popüler olmasına ve pekçok avantajlar taşımasına rağmen aslında etkin dinleme, sağlıklı iletişim kurmak adına büyük düşmanımız olabilir. Çünkü etkin dinlemenin en önemli ipuçlarından birisi de söylenmeyenlerdir. Karşımızdaki kişinin bedensel tepkilerini takip etmeliyiz. Dinlemek sadece ne söylediğini duymak değil, söylediğinin arkasında yatan anlamı da anlamaktır. O yüzden tüm duyu organlarınızla dikkatle karşınızdakini dinleyin. Kendinizi onun yerine koyarak onun perspektifinden dinlemeye ve duygularını anlamaya çalışın.
Eski bir kızılderili atasözünde dediği gibi empati kurabilmek için “onun ayakkabısını giyip dolaşmalısın”
 .
Resim: http://admavericks.com/2009/05/13/theyre-still-talking-even-if-youre-not-listening/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder